Charlie Hebdo olayının artçı sarsıntılarını biz en çok kendi içimizde hissettik. Bunların en önemlilerinden biri de işte bu 'gerçek' İslâm tartışması... Bu, beyhude bir tartışmadır. Hele ki bu tartışmanın 'din uleması' marifetiyle nihayete erebileceğini sanmak, beyhudelikten öte yangının benzinle söndürülebileceğini sanmaya eşdeğerdir.
Ortadoğu-Orta Asya İslâm etnografyası çalışmalarının en önde gelen isimlerinden antropolog Dale Eickelman, bu alana gönül vermiş herkesin çığır açıcı olduğunu kabul ettiği önemli eserinde Fas’ta bir kadı ile arasında geçen bir konuşmayı aktarır.
Kendisine Müslüman diyen herkesin Kuran’ı anlayamayacağını, onun içindeki sözlerin büyük-yüce sözler, Allah’ın sözleri olduğunu belirten kadı, şeriatı veya ‘doğru yol’u bilmek açısından sünnet ve hadislerin ve de icmanın önemini vurgular. Sonra da (söylediklerini sembolik mahiyette daha anlaşılır kılma yolunda olsa gerek) bir kâğıdın üzerine iki paralel çizgi çizer ve bu çizgiler arasında kalan her şeyin uygun, çizgilerin dışında kalanların ise İslâm açısından kabul edilemez, izin verilemez olduğunu antropoloğa söyler. (D.F. Eickelman, ‘The Middle East and Central Asia – An Anthropological Approach’, 1998 [3. baskı], s. 256.)
Ortadoğu-Orta Asya İslâm etnografyası çalışmalarının en önde gelen isimlerinden antropolog Dale Eickelman, bu alana gönül vermiş herkesin çığır açıcı olduğunu kabul ettiği önemli eserinde Fas’ta bir kadı ile arasında geçen bir konuşmayı aktarır.
Kendisine Müslüman diyen herkesin Kuran’ı anlayamayacağını, onun içindeki sözlerin büyük-yüce sözler, Allah’ın sözleri olduğunu belirten kadı, şeriatı veya ‘doğru yol’u bilmek açısından sünnet ve hadislerin ve de icmanın önemini vurgular. Sonra da (söylediklerini sembolik mahiyette daha anlaşılır kılma yolunda olsa gerek) bir kâğıdın üzerine iki paralel çizgi çizer ve bu çizgiler arasında kalan her şeyin uygun, çizgilerin dışında kalanların ise İslâm açısından kabul edilemez, izin verilemez olduğunu antropoloğa söyler. (D.F. Eickelman, ‘The Middle East and Central Asia – An Anthropological Approach’, 1998 [3. baskı], s. 256.)